English | Turkish | |||
---|---|---|---|---|
Phrasals | ||||
Phrasals | culminate in (something) v. | (bir şeyle) sonuçlanmak | ||
The whole discussion here today will eventually culminate in the 1998 discharge. Bugün burada yapılan tüm tartışmalar nihayetinde 1998 tahliyesiyle sonuçlanacaktır. More Sentences |
||||
Phrasals | culminate in (something) v. | (bir şeyle) son bulmak | ||
Phrasals | culminate in (something) v. | (bir şeyle) sona ermek | ||
Phrasals | culminate in (something) v. | (bir şeye) vesile olmak | ||
Phrasals | culminate in (something) v. | (bir şeye) yol açmak |